“Zamanınızı iyi kullanmak istiyorsanız, neyin en önemli olduğunu bilmeli ve onun için elinizden gelen her şeyi vermelisiniz.” Lee Iacocca
“Çoğumuz, acil olan şeylere çok fazla zaman harcarken, önemli olan şeylere hiç de yeterli zaman harcamıyoruz.” Stephen Covey
Günümüzde iş dünyasında zaman yönetimi önemli bir sorunsaldır. Çalışanların çoğu termin süreleri, yoğun iş planları ve zaman hırsızları ile ayrı ayrı mücadelesini sürdürmektedir. Bu yoğun sürece birkaç dokunuşla, zamanı biraz daha kontrol altına almak mümkün olabilir mi?..
Bu konuda bir şeyler yapmaya istekli çalışanlar için, denemeye değer birkaç ipucu:
Önce kendimizi ölçümlemek: Şüphesiz ki yaşamımızda bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, ‘ölçümleme’ öncelikli konular arasında yer alır. Bir şeyleri değiştirmek için önce farkında olmak ve gün içinde neler yaptığımızı gerçekçi bir şekilde sorgulamak değişimi yönetmek için ilk atılacak adımların başında gelir. Kendimizi gerçekçi bir şekilde ölçümlediğimizde zamanımız nereye gidiyor, zamanımızı gereksiz yere meşgul eden olaylar nelerdir vb. birçok konuda farkındalığımız oluşur. Örnek olarak bir haftamızı kayıt altına alabiliriz ve bu süreçte tam olarak zamanımız nerelere gidiyor bunu görmüş oluruz.
Haftalık süreçte kendimizi ölçümlerken -ek olarak- kendimize bazı sorular sormamız detayların daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Zaman hırsızlarından ve odaklanmamızı bozan şeylerden uzaklaşmak: Bu aşamada, bir önceki süreçte yaptığımız analizler sonrasında, kendimize biraz daha fazla zaman oluşturabilmemiz için hangi noktalara eğileceğimize karar verebiliriz.
Bu süreçte dikkat etmemiz gereken önemli unsurlardan biri de odağımızı nereye yönelttiğimizin farkında olmamızdır. Örnek olarak; satış mesleğinde olan bir çalışanın, yeni müşteri bulmak konusunda bir gelişim alanı mevcutsa ve ilgili kişi sürekli eski verimsiz datalar üzerinde çalışmalarını sürdürüyorsa bu durum da önemli bir zaman kaybı oluşturacaktır. Çok ama verimsiz çalışmanın yerini, ‘verimli çalışma gücü’ almalıdır.
Etkin bir planlama yapmak: Etkin bir planlamanın olmayışı, işlerin gelişigüzel bir şekilde yapılmasına ve önemli zaman kayıplarına yol açar. Günlük işlerimizle ilgili öncelik sıralamasına göre planlama yapmak ve termin sürelerini belirlemek bizde sağlıklı bir baskı oluşturur ve yapılan işlerin yanına tik attıkça motivasyonumuz artar ve tatmin duygusu yaşarız. Görevlerimiz konusunda süre belirlemediğimiz zaman, kaytarmaya biraz daha yatkın oluruz ve görev sürelerini de gereksiz bir şekilde uzatmış oluruz. (Süre belirlerken kendimizi çok kısıtlamamamız da dikkat etmemiz gereken konulardan biridir. Ve o gün -acil ve önemli değilse- bitiremediğimiz o görev için üzülmemeliyiz.) Günümüzde birçok çalışan, gerek duymadığı için, kendisine fazla güvendiğinden dolayı veya vakit yetersizliğini öne sürdüğü için plan yapmıyor.
Nabzı düşürmek için -mümkünse- güne biraz daha erken bir başlangıç yapmak: Güne panik bir şekilde başladığımızda, aynı şekilde devam etme olasılığı yüksektir. Normal uyanma zamanına göre biraz daha erken kalkmamız, sabahları oluşan panik halini devre dışı bırakacaktır. Ayrıca güne huzurlu bir başlangıç yapmak ve etkin planlama açısından da erken uyanmak her zaman iyidir… “Sabahın ilk saati, günün dümenidir” der Henry W. Beecher.
Tüm bunları yapmak işe yarayacak mı?.. Belki de ilk başlarda zorlanabilir veya hatalar yapabiliriz ama yeni alışkanlıklarda ‘tekrar denemek’ önemli bir güç ve motivasyon kaynağıdır…
Kaynak: Harvard Business Review Press- 20 Dakikada Zaman Yönetimi
Eğitim programlarımız ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak ve eğitimlerimizin size sunduğu fırsatları öğrenmek için lütfen katılın.