“Bir gün uyandığında, yapmayı isteyip de yapmadığın şeyler için zamanın kalmadığını fark edeceksin.”
Paulo Coelho
Sevgi duyulmadan yapılan işler, kötü alışkanlıklar, hayatı gereğinden fazla akışa bırakmak, ertelemenin dayanılmaz hafifliği ve sonrasında oluşan sancılar, aynı şeyleri yöntem değiştirmeden sıklıkla yapmak veya yapılması gereken şeyleri yapmamakta ısrar etmek vb. Evet günümüzde birçok kişi konfor alanının dışına çıkmakta zorlanıyor. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi herkes için kendi konfor alanına giren konular farklı olabiliyor. Doğamız gereği konfor alanında kalmayı tercih etmek daha kolay geliyor, fakat zaman geçtikçe şöyle bir geriye doğru baktıkça ‘ah, keşke’ sözlerini içimizden geçirebiliyoruz. Tabii ki bunlar, bazı konularda konfor alanından çıkmayı bir türlü gerçekleştiremeyen kişiler için geçerli sözler.
Konfor alanında kalmamıza neden olan en önemli düşüncelerin başında; gelecekte daha çok zamanımızın olacağına inanmak, zamanı biriktirebileceğimizi varsaymak, ilgili konuda hiç bir şey yapmamanın bize vermiş olduğu –haz gibi görünen- o miskinane his veya bizi harekete geçirecek hayata dair büyük bir resmimizin olmaması geliyor diyebiliriz. Oysa bu alandan çıktığımızda, diğer bölgenin kısa süre sonra daha keyifli olduğunu anlayabiliriz. En basit örnekle, sabah sporu yapmak için biraz erken kalkmak bize anlık da olsa bir acı verebilir, fakat spor yaptıktan sonra hissettiğimiz o mutlu anımız bizi gün boyu dinamik tutmak için bir zemin hazırlar. Ve kendimizi gün boyunca daha dinç ve enerjik hissederiz.
Benim bu konu hakkında yıllar önce keşfettiğim bir yöntem var ve şimdiye kadar da çok faydasını gördüm. Kısaca bahsedeyim. Konfor alanımdan çıkmak zorunda olduğum meselelerle ilgili –yeni bir iş projesi, spor yapmak, erken uyanmak, girişimcilik, kötü/yanlış alışkanlıkların değiştirilmesi vb.- zihnimin içindeki o sesle pazarlık yapıyorum. “Şu anda konfor alanımın dışına çıktığım için, hafif bir acı/kaygı hissediyorsam, bu durumum beni gelecekte daha güçlü bir hale getirecek veya gelecekte bana daha çok fayda sağlayacak vb.” Şimdiye kadar da kendimle yaptığım bu pazarlıklardan hep fayda gördüm ama hiç zarar görmedim. Konfor alanının dışına çıkmakta zorlanan kişilere bu yöntemi tavsiye edebilirim. Diğer bir sihirli söz ise, “ben değilsem kim, şimdi değilse ne zaman?” (anonim) Evet yaşam bize “bana ne kadar veriyorsun, ben de sana gelecekte bir o kadar fayda sağlayacağım” diye fısıldıyor aslında.
Günümüzde başarı tahtına oturmuş iş insanlarını incelediğimizde, hemen hepsi, konfor alanından çıkmış kişilerden oluşuyor. Çünkü konfor alanı dışındaki bölge aynı zamanda ‘öğretici’ bir alan ve bizi geliştiriyor. Hafif stresli/riskli olan bu bölgede yaptığımız işlerle ilgili olarak performansımız yükseliyor ve yaratıcılığımız da artıyor. “Gelişim tamamen konfor alanımızın dışında” dersek doğru bir ifade olur diye düşünüyorum. Bu sistemin ise farkına vardığımızda, konfor alanı dışına çıkmak dediğimiz tabirin aslında, konfor alanını genişletmek olduğunu rahatlıkla fark edebiliyoruz.
Peki neden konfor alanının dışına çıkmalıyız?
Bu konudaki benim düşüncelerim aşağıdaki gibi:
En önemlisi de Sokrates’in dediği gibi, hayatın kapanış kısmında kendimizi alkışlayabilmek için...
Yukarıdaki örnekleri daha da abartabiliriz. Kısacası hayata dair büyük resimleri/hedefleri olan bireylerin konfor alanından çıkmak konusunda daha çok istek duyabileceğine inanıyorum. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan biri de; konfor alanında aşırıya kaçmamak. Her konuda olduğu gibi bu konuda da gereğinden fazla ileriye gitmek, gereksiz düzeyde sınırları zorlamak, bizi panik havasına sokacak ve performansımızı düşürecektir. Ölçü, hemen her konuda belkide hayatımızın en önemli anlam içeren kelimelerinden biridir.
Eğitim programlarımız ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak ve eğitimlerimizin size sunduğu fırsatları öğrenmek için lütfen katılın.